31 Mayıs 2013 Cuma

LANETLİ KAN

Selam korku severler,

Size son izlediği film olan Lanetli Kan'dan bahsedeceğim.Orijinal adı Stoker olan film de benim için ilk dikkat çekici olan oyuncular arasında Nicole Kidman'ın olmasıydı, çünkü kendisini oyunculuk açısından çok beğenirim.

Filmin çok klasik bir senaryoya sahip olduğunu söyleyemem ki, bu benim açımdan artı puan.Film çok sevdiği babasını yeni kaybetmiş enteresan bir genç kız üzerine kurulu, babasını kaybettikten sonra artık annesiyle birlikte bir hayat yaşayacakken, birden ortaya çıkan ve en az kız kadar enteresan ve gizemli amca, hayatında ki her şeyi değiştiriyor ve kızla birlikte biz izleyiciyi de sürprizler bekliyor.

Filmde oyunculuklar fena değil, konu ise bence izlemeye değer bir süreklilik sunuyor, psikolojik temalı korku,  biraz da erotik ögelerle beslenmiş.Belki kurgu biraz daha iyi olabilirdi, ama dediğim gibi konudaki farklılık , bazı kusurları es geçmemize neden olabilir.

 Ben filmi izlenir buldum, korku sever dostlarıma da tavsiye ederim.Filme notum ise 5 üzerinden 3.

Yepyeni yazılarla ve yapıtlarla buluşmak üzere korku severler..

30 Mayıs 2013 Perşembe

ŞEYTANIN ORMANI

Kısa bir aradan sonra merhaba korku severler,

Orijinal ismi The Barrens olan, ülkemizde ise Şeytanın Ormanı adı ile vizyona giren filmle yeniden beraberiz.
Film klasik bir Amerikan kampı korkusu modunda. Bir ailemiz var ve ailemiz babanın özel isteği ile ormanda kamp yapmaya gidiyor.Orman Barrens denilen bir yerde ve bu yer hakkında eskilerden beri süregelen korkunç efsaneler mevcut.Bu arada ailenin babasının, o ormana gitmesinin özel nedenleri var.

Film klasik korku ögeleri taşımasına rağmen, senaryoda sürükleyicilik ve en etkili yöntemlerden birisi olan seyirciyi sürekli şüphe içinde bırakma unsuru söz konusu.Filmde yeterince kan ve dışarı çıkmış organ görmek mümkün, ama konusuna göre şiddet kıvamında kullanılmış,

Bütün bunlara rağmen, filmin sonu bende son derece tatminsizlik duygusu yarattı.Korku severlere vakti olanın  gitmesinde sakınca olmayacağı bir film olduğunu söyleyebilirim.

Şahsi notum ise, 5 üzerinden 2,

En kısa zamanda yine, burada buluşmak üzere korku sever dostlar..

27 Nisan 2013 Cumartesi

ÖLDÜREN TUTKU

Selam korku severler,

Burada hem iyi hem kötü filmleri yazacağımı, daha önce belirtmiştim.Son izlediğim, aslında 2012 yapımı olan ve yine aslında daha evvel çekilmiş başka bir filmin uyarlaması olan " Öldüren Tutku" isimli filmden bahsedeceğim.
Film aslında korkudan çok gerilim unsurları içeriyor.Dili İngilizce olsa da, Alman-Fransız ortak yapımı.Ben açıkçası Avrupa tarzı senaryoları çok zor beğenirim.Hele bu bir korku filmi ise çok daha zor.Bu filmde de, belki sinema açısından bazı eleştirmenlerce sanatsal ögeler olarak kabul edilse de,  çok zorlama sahneler olduğunu düşünüyorum.Bir ara bizim sinemamızda da özellikle 90'ların başlarında, sanat filmi çekme furyası başlamıştı.O dönem ki sinemacılar, seyirciyi ne kadar zorlarlarsa, filmi ne kadar anlaşılmaz hale getirirlerse, o kadar yüksek sanat icra etmiş olarak görürlerdi kendilerini.Allah'tan sonra bu iş değişti de , türk sineması yeniden sinema salonlarında boy göstermeye başladı.

"Öldüren Tutku"  çoğu Avrupa ekolü filmde olduğu gibi, erotizmin bolca kullanıldığı, gerilimin ise özellikle filmin ikinci yarısında ön plana geçtiği bir film.Ben şahsen izlerken ne çok gerildiğimi ne de filmin sonunu çok merak ettiğimi söyleyemem.Zaten filmin sonu da merak edilecek cinsten değil.

Bence vasat altı bir film, fakat değişik bir deneyim olsun isteyen varsa izleyebilir.

Notum. 10 üzerinden 3

Bir daha ki yazıda buluşmak üzere korku sever dostlar..



23 Nisan 2013 Salı

Bir dev : Alfred Hitchcock

Yeniden  merhaba korku severler,

Sinemada korku dediğimizde, bir ismi ayrı bir yere koymak gerekir, Alfred Hitchcock.

Kendisi henüz bin dokuz yüz'lü yıllar takvimde yazmıyorken dünyaya İngiltere'de gelmiş ve o topraklarda işe yarayan adam nişanesi olarak bilinen " sir" ünvanını hak etmiş bir şahıstır.Ancak açıkçası sir' lüğü kont' luğu kendine kaladursun, biz onun bizi ilgilendiren dehasından bahsedeceğiz.

Hitchcock sinema sektörüne girdiğinde, henüz sesli sinema olayı icat edilmemiştir.Kendisi ilk filmine 1920'lerin başında çekmiş ve daha sonrasında 60'ın üzerinde film yönetmiş.Sinemada gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden kabul edilen Hitchcock, korku filmi kategorisinin de mimarıdır dersek yalan söylemiş olmam.



1940 yılında çektiği " Rebecca"  isimli film, en iyi film oscar'ını almıştır, ancak ilk beşe koyacağım ve hepsini de izlediğim filmleri şöyle sayabilirim; "Psycho-Sapık"-"Vertigo"-"The Birds-Kuşlar"-"North By Northwest-Gizli Teşkilat"-"Rear Window-Arka Pencere".

Bu filmlerin tamamı gerçek manada korku filmleridir, belki bazılarımız bugün ki ileri teknolojili filmler yanında efekt açısından zayıf bulabilirler.İşte tam burada belirtmem gerekir ki, bugün ki çekilen korku filmlerini tamamına yakını halen, o zamanlar Hitchcock'un keşfettiği teknik ve tarzlardan beslenirler.

Mesela herkesçe bilinen "Sapık" filminde ki efsane banyo sahnesi, halen gizlice gelip, en umulmadık zamanda kurbanını katleden katil filmleri için ilham kaynağıdır, "Kuşlar" filminde , kuşların insanlara saldırarak öldürüşü, canavarlaşan hayvanlar tarafından katledilen insanları konu almış binlerce filme fikir babalığı yapmıştır.

İşte Hitchcock'u efsane yapan da budur, o herşeyin ilkidir ve ondan sonra yapılmış herşey ne kadar iyi olursa olsun bir anlamda onu taklit etmiş olmaktadır.Sadece film konuları değil, aynı zamanda ilk kez kullandığı bir çok çekim tekniği de, bugün üzerine teknoloji koyularak tekrarlanmaktadır.

1980 yılında hayata gözlerini yuman Alfred Hitchcock, biz korku filmi sevenler için de önemini hep koruyacaktır.

Sevgili korku severler, eğer halen, içinizde bir Hitchcock filmi seyretmemiş olanınız varsa acilen bir tane edinsin, zaten birini seyreden diğerlerini de mutlaka merak edecektir.

Görüşmek ümidi bizimle olsun..





20 Nisan 2013 Cumartesi

EL CİN ve KÖTÜ RUH

Selam korku severler..

Son seyrettiğim iki film ile yazılarımı başlatmak istiyorum izninizle. Bunlardan birisi yerli diğeri ise yabancı yapım.İlk olarak yabancı olan Kötü Ruh ile başlayacağım, yerliyi sona bıraktım.Kötü Ruh aslında orijinal adı Evil Dead olan ilki 80'li yıllarda çekilmiş ve kült filmler arasına girmiş bulunan bir filmin günümüzdeki versiyon yenilemesi.Film ile ilgili ilk dikkat .çekeceğim şey filmin afişi.Filmin afişinde oldukça iddialı bir ifade var: "İzleyeceğiniz en korkunç film".




Aslında bir korku filminin afişinde bu gibi iddialı sözler başta ilgi çekmeyi başarsa da, bence çok daha dez avantajlı oluşturma ihtimali var.Çünkü izleyicide otomatik olarak büyük beklenti oluşturduğundan, eğer film vasatı aşamıyorsa, izleyici filmden memnuniyetsiz ayrılabiliyor, oysa ki böyle iddialı bir giriş yapmasalar, seyirci seyrettiği kadarına kanaat etmiş olarak çıkabilir en azından.

Evet film bir versiyon yenilemesi olduğu için, konuya üç aşağı beş yukarı aşinaydık zaten, ilk filmi seyretmemiş olanlar  için bu filmde oyunculuğun çok daha zayıf olduğunu söylemeliyim, olay çok daha fazla, elbette günümüzde gelişmiş teknolojiye paralel olarak , görsel efekte dayandırılmış.

Bir grup gencin şeytana karşı verdiği ölüm kalım mücadelesinin anlatıldığı filmde bence korku unsurundan çok, uzuv kaybetme unsuru daha bir ön planda, bazı sahnelerde "SAW-TESTERE" serisinden birisini mi izliyorum acaba diye düşünmekten kendimi alamadım.

Film bence son bölümlere kadar vasatın  biraz altında kalmakla birlikte, son bölümlerde vasatın üstüne yine biraz çıkıyor.Bir arşivlik film mi?Elbette zaten orijinali dururken bunun arşivlik olduğunu söylemek saçma olur.
Film için notum 5 üzerinden 2.5.

İkinci bahsedeceğim film ise bir yerli yapım olan EL CİN
Türk korku filmlerinde en azından efekt olaylarında karınca adımı kadar olsa da bir ilerleme olduğunu belirtmek gerekir.Fakat halen çok ama çok eksik var, El CİN son dönemde yerli korku filmlerde sıkça izlediğimiz cin temalı filmlerden birisi daha, zaten bunu isminden de inkar etmiyor.Burada da ilk anlattığım filmde olduğu gibi bir grup genç söz konusu, ancak bunlar şeytanla değil bir cin ile cebelleşiyorlar. Zaten yabancı yapımlarda bu gibi olaylar genelde şeytan ve onun ele geçirdiği ruhlar üzerine geçer, bizde ise daha ziyade cinler.Bence bu kültürel bir şey, yani kim daha çok neyden korkuyorsa onunla ilgili bir şeyler çekiyor.
Bizim için cin meselesi her zaman ürkütücü olmuştur, oysa onlar için cin dediğin şey Alaaddin'in lambasından çıkan arkadaş kıvamında sevimlidir, onlar vampirden korkar, ama bizi düşünsenize, bir vampir mesela beyoğlu tarlabaşında  ortaya çıkıp ben vampirim diyerek millete mussallat olmaya kalksa, "bizde tarlabaşı çocuğuyuz lan" diye araya alıp ağzını burnunu kırarlar.

Neyse filme dönersek, özellikle yerli korku filmlerindeki senarist sıkıntısı burada da baş göstermiş, konu bütünlüğü sıfır, bağlantılar çok kötü, diyaloglar çok basit, oyunculuk ise vasat.Sadece bir anda çıkan gümbürtülü ses efektleriyle korkutmak amaçlanmış, oysa ki daha önce ki yazımda da belirttiğim bu tip korku tarzı,  arkadan yaklaşıp kese kağıdı patlatmaktan farksız.Bir korku filmi için en kötü şey, salondan çıkarken seyircide yoksunluk hissi bırakmaktır, filmin sonunu bir şeye bağlamak zorunda değilsiniz ama bunu öyle ustalıkla yaparsınız ki, seyirci o hiç bir şeyin gizeminden etkilenmiş olarak çıkar, ama bunu  saçmalayarak yaparsanız, seyirci en fazla homurdanarak çıkar.

Film için notum: 5 üzerinden 1,5

Görüşmek dileğiyle korku severler..






18 Nisan 2013 Perşembe

Merhaba korku severler

Blog'umdaki ilk yazım bu, bu yüzden sizleri sıkmadan biraz genel bir giriş yapmak istedim.Korku filmleri özel ilgi alanım anlaşılacağı üzere, çok küçük yaşlarımdan beridir izlemeyi sevdim korku filmlerini, ilk başlarda çok da düşünmüyordum nedenini, ama sonradan fark ettim, şimdi sizle bu konuda fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Neden korku filmi, işte benim nedenlerim:

1-Bir kere korku filmi öylesine bıçak sırtı bir iştir ki, iyisi ve kötüsü hemen anlaşılabilir, o yüzden kaliteli korku filmi yapmak, gerçek bir üstatlık gerektirir.Örneğin, bir romantik komedi filmini üç beş standart öge ile yutturabilirsiniz seyircisine ancak korku filmi öyle değil, minicik bir falsoda bile bütün izlenme hevesini yitirtebilirsiniz seyirciye.

2-Korku hayatın en gerçekçi duygusudur, bu yüzden onu yapay bir şekilde hissettirmek kolay değildir,  bu yüzden bir çok korku filmi denemesinde , kapının arkasına saklanıp birden ortaya "böh" diye bağırarak çıkma tadında işler yapılır, bu sadece bir insanın refleksif olarak tepki vermesini sağlamaktır, oysa kaliteli korku filmi için öncelikle üstün bir zeka gerekir, ilmek ilmek işleyeceğiniz konunun, sizin sadece o anki sinir zayıflığından faydalanmak yerine, hayal dünyanıza ve zekanıza hitap etmesi gerekir, bir film sizi anında değil ama düşündükçe korkutmuşsa  kaliteye ulaşmıştır, yani sonuçta demek istediğim, korku filmi tür olarak diğerlerinden bu özelliği ile bariz ayrılır, içine istediğiniz kadar aksiyon ve ileri teknoloji yükleyin, zeka unsuru içermiyorsa, gerçek seyircisini etkileyemez.

3-Korku filmi dünyasının sınırları, insanın hayal dünyasının sınırları ile eş değerdir, yukarıda illa zeka gerekir derken, mutlaka gerçek figürler kullanılmamalı manası çıkmamalı elbet, ancak en hayal ötesi varlıkların olduğu bir korku filminde dahi zeka unsuru mutlak aranır, iyi bir korku filminin zeka ile beslenmiş hayal dünyasının sınırsızlığında yol almış olması gerekir ki, o da gerçek anlamda  kaliteli seyircisini ayrıcalıklı kılar.

4-Korku filmi, zannedilenin aksine hayatın gerçek gerginliği içinde, insanda rahatlama hissiyatı oluşturur.Korku filminde içine girdiğiniz geçici gergin dünya, sizi hayatının gergin dünyasından alır kaçırır, başka bir dünyaya sokar ve sizi orada sanal olarak gererken, asıl gerçek gerginliğiniz için rehabilite görevi yapar.


Neyse  yazdıkça yazacak madde çok, ama sonuç olarak korku filmi özel zevkimdir benim, bundan sonra ki paylaşımlarım da , izlediğim filmler, varsa henüz izleyemediğim filmler, iyi olanları, az iyi olanları, berbat olanları, hepsi olacak.

Uzun zamanlar boyunca, burada korku sever dostlarla, kaliteli bir platform oluşturmak dileği ile,

Görüşmeye devam...